Aşkı ve mutluluğu temsil eden 14 Şubat’ın, aslında idam edilen kilise görevlisini anma günü olduğunu biliyor muydunuz?
M.S. 3. yüzyılda Roma İmparatoru Claudius, ordusunu güçlendirmek ve aktif tutmak için askerlerinin evlenmelerini yasaklar. Bu dönemde pek çok asker, sevdiği kadını geride bırakıp savaşa gitmek zorunda kalır. Sevgililerin evlenemedikleri için acı çekmelerine duyarsız kalamayan Aziz Valentine, gizli olarak çiftlerin nikahlarını kıymaya başlar. Nikah törenleriyle yaygınlaşan bu evlilikleri Roma İmparatoru Claudius duyar ve emirlerine karşı gelindiği düşüncesiyle 14 Şubat günü Aziz Valentine’i idam ettirir.
Kilisede görevli bir papaz olan Aziz Valentine, sevenleri bir araya getiren, aşkın ve sevginin simgesi olarak hafızalara kazınır.
Bir diğer hikâye ise şöyledir.
Roma’da Lupercalia adında bir festival düzenlenir. Her sene şubat ayının ortasında düzenlenen bu festivalde, erkekler bir kutu içinden kadınların adının yazılı olduğu kartları çekerler ve hayatlarının aşkını bu özel günde bulurlar.
*
Herkes ikinci bir şansı hak eder. Sana uzatılan el doğruysa o eli sımsıkı tut ve asla bırakma.
Toplumsal öğretilere sırtımı döndüm ve ben o eli tuttum.
On dokuz yaşımdaydım. İlk kez İstanbul’a arkadaşımın düğünü için gittim. Bembeyaz kıyafetiyle içeri girdi. Damadın arkadaşıymış gözlerini gözlerimden ayırmadı, yüreğimin ağzımdan çıkıp onun avuçlarına düşeceğini sandım. Yanaklarım pembe bir gül gibi renklendi, ellerim terledi, sanki hayat durmuştu benimle dans et dediğinde.
İstanbul’da kaldığım süre içinde her gün görüştük.
Sabah otobüsüm kalkacaktı. Akşam Beykoz sahilde yürüyorduk.
‘’gitme’’ dedi.
‘’gitmeni istemiyorum, evlen benimle…’’
Benden on yaş büyüktü ve çocukları vardı.
‘’Aşk cesaret ister’’ dedi gitmedim. Mavi gözlerinin içinde kayboldum
Aşk uğruna oradan oraya sürüklenmenin ne olduğunu bilir misiniz? Bir diyardan bilmediğim başka bir diyara savruldum. Küçük bir kasabadayım ailemden uzak.
Yüzümde yok ki ne yazayım onlara!
İzmirli Boşnak kızı deniz kokan, deniz gibi bakan mavi gözlerin sahibi denizciye âşık oldu. İmbat esintisinin hoşluğuna kapıldı ama bir fırtınanın tam ortasında buldu kendini. Tek sığınağım bana olan aşkı, sevgisi ve benim ona duyduğum aşk ve sevgi…
Bu hikâye ise 60 yıl öncesinden bir aşk hikayesi.
Aşk hikayelerini okurken, dinlerken değişik duygulara kapılıyor insan. Aşk, Sevgi, Sevda, Kara Sevda üzerine ne çok şiirler, romanlar yazıldı.
Anna Karenina (Tolstoy) Kürk Mantolu Madonna (Sebahattin Ali)
Bu eserler aşkı anlatan en güzel eserlerdendir.
*
Sevgililer gününün birde ticari yönü vardır. Tüm dünyada ticaretin canlandığı gündür. Sevgililer Gününde hemen herkes sevgililerine veya eşlerine bugünün ruhu ile bütünleşen, sevgilerini ifade eden hediyeler veririler. Bu özel günün rengi kırmızıdır. Hediyelerde kırmızı renk tercih edilir.
Bazı toplumlarda sevgililer ya da birbirlerinden hoşlanan çiftler birbirlerine kartlar gönderirler. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyon civarında kart gönderilmektedir.
Siz sevdiğiniz kişiye bir kart gönderseniz, üzerine ne yazardınız?
Ben bu soruyu kendime sorduğumda aklıma bu dizeler geldi;
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi bilirsiniz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan bir şeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
Nazım Hikmet